10 Nisan 2016 Pazar

YEMEKLERİMİZ


KELEDOŞ YEMEĞİ

KeledoşKələkoş Türkiye'nin doğusunda bilinen, kimisine göre AğrıBitlis,kimisine göre Van veya Muş yöresine ama genel anlamda Türkiye'nin yöresel adıyla Serhed-Behdînan Bölgelerine ait yöresel bir Kürt yemeğidir. Yapılışı bu yörelere göre değişmektedir. Acılı veya acısız olarak yapılan yemeğin ana ürünü buğdaydır.

Gerekli malzemeler

  1. Kavurma eti
  2. Yarım su bardağı nohut
  3. 1 su bardağı den(Buğday-Döğme)
  4. yarım su bardağı yeşil mercimek
  5. İki avuç ak pancar
  6. 3 yemek kaşığı tere yağı
  7. 2 su bardağı kurut

Yapılışı

Nohut ve döğme bir tencerede haşlanmaya bırakılır. Pişmesine yakın yeşil mercimek konur, hepsi piştikten sonra içine akpancar ve kavurma eti konur. 10-15 dakika kaynatılır. Malzeme iyice pişer, ezilmiş kurut kaynayan tencereye dökülür muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir. Ocaktan indirilir, üzerine tereyağı konulur bu yağ yemeğin sıcağı ile erir daha sonra servis yapılır.

HELİSE YEMEĞİ                                                                                                                                      

 VAN  şehrinin yöresel yemeğidir. Ancak bazı Doğu Anadolu şehirlerinde de mevcuttur.

Yapılışı

Malzemeler: 1 adet tavuk veya yarım hindi, 3 su bardağı çiğden, 3 lt. su, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 yemek kaşığı tereyağı.
Yapılışı: Tereyağı hariç diğer malzemeler güvece konularak tandıra yerleştirilir. Yaklaşık iki saat pişer. İyice piştikten sonra tandırdan çıkarılır. Sıcakken tereyağı katılıp karıştırılır.
Not: Bu çorbada bir önceki tarifteki gibi iyice pişirilir. Malzemeler tanınmayacak hale gelir.

TARİHİ GÜZELLİKLER

AKDAMAR ADASI



















TARİHÇE

En eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş bölgesinde hüküm süren Ermeni Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak geçmektedir. 705 yılında Vard Rştuni'nin adada öldürülerek Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, daha önce Başkale'de (Ağbak) hüküm süren Ardzruni sülalesinin eline geçmiştir. 908'de I. Gagik Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman beyleriyle anlaşarak Gevaş'ta (Vostan) kendini Vaspuragan Kralı ilan etmiş ve bilahare başkentini adaya taşımaya karar vermiştir. I. Gagik adada halen mevcut olan kiliseden başka müstahkem bir kasaba, saray, çarşı ve liman inşa ettirmiştir. Ada üzerindeki sivil yerleşimin 16. yüzyıl başlarına kadar canlı olarak varlığını sürdürdüğü ve 1535 Osmanlı-İran harbi'nde tahrip edildiği anlaşılmaktadır.
16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin bulunmadığı adada Kutsal Haç'a (Surp Khaç) adanmış bir Ermeni manastırı hayatiyetini sürdürmüştür. 19. yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin ikamet ettiği manastır, 1895 ve 1915 olaylarından sonra terkedilmiştir.
Ermeni Kilisesinin ruhani başkanlığı olan Gatoğigosluk makamı 10. yüzyıl ortalarından 1101 yılına kadar Ahtamar Adasında bulunmuştur. Makamın 12. yüzyılda Kilikya'ya taşınmasından sonra da Ahtamar Kilisesi 19. yüzyıla dek önderlik iddiasını devam ettirmiştir..

VAN KALESİ










Van KalesiUrartu Krallığı tarafından kütle halindeki taştan yaptırılan ve Urartu başşehri Tuşpa'yı kuş bakışı gören bir istihkam yapıdır. Van Gölü kıyısında olup, Van şehrine 5 km uzaklıkta bulunan bu kale sarp bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Yapı 1800 m uzunluğunda, 120 m genişliğinde ve 80 m yüksekliğindedir. Kale MÖ 9. yüzyılda Lutipri'nin oğlu Sarduri tarafından MÖ 840-MÖ 825 tarihleri arasında kurulmuştur.[1] Çok sayıdaki bu tür istihkamlara şimdikiErmenistanTürkiye ve İran'da rastlanır. Genellikle bu tür yapılar yeryüzüne çıkmış kayalarda ve yamaçların içinde yapılır. Bu tür kaleler genellikle yabancı ordulara karşı koymak için değil, bölge kontrolü için kullanılır. Van şehri eteklerindeki bu yapının harabeleri onun duvarlarının Orta Çağda yapıldığını destekler. Ayrıca bu kalenin, o zamanlarda yaşayan dev insanlar tarafından yapıldığına dair söylentiler vardır. Çünkü Van Kalesi'nin o zamanın şartlarıyla yapılmasının olanaksız olduğu düşünülmektedir.[2]

ŞEYTAN KÖPRÜSÜ












Uçurumun Üstünde Dar Bir Geçit Şeytan Köprüsü, ortalama 15,5 metre uzunluğunda metre genişliğinde ve yerden 17-18 metre yüksekliğindedir. Kemer yayının batı ucu doğrudan ana kayaya tutturulmuş, doğu ucu ise andezit taşlarla örülmüştür. Mimari Özellikleri:19. yüzyılda inşa edilen köprü, Muradiye ilçesindedir. Bend-i MahiÇayı’nın üzerine kurulmuştur. Doğu- Batı doğrultusunda uzanmaktadır Bend-i Mahi Çayı’nın batısında yer alan köylere geçit vermektedir. Mimari olarak köprü çok dar inşa edildiğinden, insanların sık sık uçurumdan düşmesine sebep olmaktadır. Rivayete göre bir düğün alayının köprüden kanyona düşüp ölmesinden dolayı, bölge halkı arasında “Şeytan Köprüsü” adıyla anılmaya başlanmıştır. Şeytan Köprüsünden Doğayı izlemekKuzeyden güneye doğru akan Bend-i Mahi Çayı, andezit kanyonun en dar yerini oluşturan köprünün altından tıpkı bir baraj savağından şahlanarak akan çok güçlü bir çağlayan vardır. Ayrıca köprünün üstünden görülen müthiş doğa manzarası bu güçlü akıntıya eşlik etmektedir. Bu yüzden, Muradiye Çaldıran kara yolunun 300 metre batısında bulunan köprü, Muradiye Çağlayanı gibi yerli-yabancı turistlerin ilgi odağıdır. Bend-i Mahi çayının üstünde bir kartal yuvasını andıran Şeytan Köprüsü, sahip olduğu doğal güzelliklerle Van’ın önemli bir tarihi mirasıdır.


                                                        AKDAMAR ADASINDA BAHAR     


                                                            VAN KALESİ KISA FİLM
                                                         
ŞEYTAN KÖPRÜSÜ

ANASAYFA


























TARİHÇE

Van'ın tarihi MÖ 7000 yıllarına kadar uzanır. Van Kalesinin 6 km güneyinde bulunan Tilki tepe ve Van Gölü'nün kuzeyindeki Ernis Mezarlıklarında yapılan kazılarda Kalkolitik, Bronz ve Demir devrine ait yerleşimler bulunmuştur. Van'ın medeni tarihi Urartularla başlar. Van, bugünkü Doğu Anadolu ve Ermenistan ile civarındaki toprakları kapsayan Urartu devletinin merkezi idi. İskit istilasının ardından zayıflayan Urartular, İran'dan gelen Medlertarafından yıkıldı. Daha sonra bölgeye AhamenişlerlerBüyük İskenderSelevkoslarErmeniler[2]Partlar,RomalılarSasaniler ve Doğu Romalılar(Rumlar) hakim olmuştur. 644 yılında Müslüman Araplar bu bölgeyi fethetmiş, daha sonra bölge yine Rumlara geçmiştir. Yöre, uzun süre Abbasilere veya Rumlara bağlı yerel Ermeni beyleriyle yönetilmiştir. 11. yüzyıldan itibaren Türkmenlerin yerleşmeye başladığı Van Gölühavzası,önce Selçuklulara, sonra da İlhanlılaraCelayirîlereKarakoyunlulara ve Akkoyunlulara yurt olmuştur. 16. yüzyılda Safevilerin Doğu Anadolu'dan uzaklaştırılmasından sonra Van'da Osmanlı egemenliği başlamıştır. Van'da 20. yüzyıla kadar Ermeni, Türk, Kürt, Arap nüfus yaşamıştır. Gelenekleri Osmanlı veİran etkisinde gelişmiştir. Van farklı kültürlerin ve toplulukların bir arada yaşayabildiği güzide bir coğrafyadır.
Şehir Urartulardan kalmadır. Urartuların başkenti olan Van'ın o zamanki adı Tuşpa idi. Van'ın tarihi MÖ 7000 yıllarına kadar uzanır. Van Kalesi'nin 6 km güneyinde bulunan Tilki tepe ve Van Gölü'nün kuzeyindeki Ernis Mezarlıklarında yapılan kazılarda Kalkolitik, Bronz ve Demir devrine ait kültürel buluntulara rastlanmıştır. Şehri ilk kuran Asur Kraliçesi Semiramis'tir. Bu bölgeye önce Hurriler yerleşmişlerdir. Urartular zamanında şehir bir imparatorluk merkezi haline gelmiştir. Urartulardan sonra şehre Medler, Persler, Büyük İskender, Selevkoslar, Ermeniler, Partlar, Romalılar, Sasaniler ve Bizanslılar hakim olmuştur. M.S. 675 yılında Müslüman Araplar şehri fethetmiş, daha sonra şehre yine Bizanslılar, bunları yenen Selçuklular ve sonra İlhanlılarCelayirlilerKarakoyunlularAkkoyunlularSafeviler ve en sonunda Osmanlılar hâkim olmuştur.
Hurrilerin MÖ 2000'lerden itibaren Van Gölü'nden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hakim oldukları görülür. MÖ 13. yüzyılda Hurri-Mitanni siyasi teşekkülün merkezi otoritesi zayıflamış ve beyliklere bölünmüştür. Asur Kralları bu küçük beyliklerini hakimiyetleri altına almaya çalışmış ve bu sırada Van Gölü çevresinde Batı İran'a kadar olan bölgede Urartular ile Asurlular arasında mücadeleler başlamıştır. Urartu-Asur mücadelesi MÖ.VI. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, Urartular bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi egemenlik altında tutmuştur.
Urartular'ın başkentliğini yapmış olan Van Kalesi, 3000 yıllık görkemiyle hala ayaktadır. Van Kalesi'nde Urartular'dan kalan kaya ve oda mezarları, tapınaklar, yazıtlar ve bazı yapılar bulunur. Urartu kralı I. Sarduri'nin kurduğu ve başkent yaptığı Tuşpa, Urartu krallarının mezralarını, uzun yazıtları içinde barındırır. Horhor Yazıtı, kaledeki en uzun yazıttır ve kral Argişti'ye ait mezar odasının girişinde bulunur. Analı kız kutsal alanında büyük bloklara yazılmış yazılar vardır ve burası bir sunak alanıdır. İç Kale'de Urartulara ait bir tapınağın temelleri bulundu. Kalenin batısında Madır Burcu isimli görkemli yapının ne amaçla yapıldığı tam olarak bilinmemektedir, fakat bir liman olduğu tahmin edilmektedir.Kalenin kuzeyinde yer alan Van Kalesi Höyüğü'nde kazılar yapılmıştır.
Van şehri I. Dünya Savaşı'na kadar kalenin güney kısmında surlarla çevrili bölgede kuruluydu. Bu şehrin kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Surlara ait bazı kalıntılar vardır ve sağlam olan tek kapı güneye bakan Orta Kapı'dır. Mimar Sinan'ın eseri olanHüsrevpaşa Külliyesi han, hamam,türbe,imaret,çeşme ve medreseden oluşuyor. Bölgede sağlam kalan tek hamam bu külliyenin bir elemanı olan Çifte Hamam'dır. Eski Van'da günümüzde kullanılan tek eser Kaya Çelebi Cami'dir. Eskiden çok görkemli bir mekân olan Van Ulu Camisi ne yazık ki günümüzde yıkılmıştır ve sadece minaresi sağlam kalabilmiştir. Kızıl Cami'ninde aynı şekilde minaresi günümüze ulaşmış ve diğer bölümleri yıkılmıştır. Kentte ayrıca günümüze ulaşan S. Dsirvanor, S. Stephan, S. Vardan, s. Neshan, şehrin en eski kilisesi olan ve Çifte Kilise olarak da anılan S. Paulos ve S. Petros Kiliseleri bulunur. Ayrıca eskiden İsa'nın çarmıhına ait bir parçanın saklandığı Meryem ana (S. haç, Tiramary) kilisesi ve Madır burcunun üstüne yapılmış Vaftizci Yahya (S. Hovhannes) kiliseleri yıkılmıştır. Hüsrev Paşa hanının temelleri Kaya Çelebi ve Hüsrev Paşa Camileri arasında görülebilmektedir. Şehrin batısında bulunana Horhor bahçeleri şehrin surlar içerisindeki bahçeleri durumundaydı ve İskele Kapı'nın hemen önündeydi. Ayrıca bahçelerin yakınında halen kalıntıları olan Horhor Cami ve Medresesi bulunuyor. Evliya Çelebi'nin görkemle anlattığı kale ve Eski Van şehri şu anda bakımsız bir haldedir.

HAKKIMIZDA

AMAÇ VAN YÖRESİNİN TARİHİ VE YÖRESELLLİKLERİNİ TANITMAK.

ÖNERİLER İÇİN: Sevgenfaruk@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.